Erken Hasat Zeytinyağı

Bir yerde okumuştum; İstanbul’daki bir sütunun üzerinde sığırcık kuşu figürü her sene, vakti gelince kanatlarını açıp ötmeye başlarmış. Yeryüzünde ve yedi iklimde ne kadar kuş varsa, tüm dünya bahçelerini dolaşır, gagalarına bir, pençelerine ikişer zeytin alıp bu sütunun dibine getirirler sonra da memleketlerine dönerlermiş... Keşişler ve papazlar da bu zeytinlerle geçinirlermiş.

Derler ki cenette iki agaç vardır; “gerçek ağacı” incir ve “hayat ağacı” zeytin! Latince metinlerde ise şunu okuyoruz: “Olea Prima Arborum Umnium Est”... yani “Zeytin bütün ağaçların ilkidir...”

Zeytinle ilgili henüz hiçbir şey bilmiyorken, her şey Şirince’nin Beylikiçi Mevkii’ne, ne aradığımı tam da bilmediğim güneşli bir günde, bozuk bir yoldan girmemle başladı. Şimdi zeytinlik haline getirdiğimiz arazide küçük bakımsız bir üzüm bağı, şeftali, elma, vişne, ceviz ağaçları ve “dam” dedikleri yıkık bir kulübecik vardı. Bu damın sonradan Dido Sotiriyu’nun “Benden selam söyle Anadolu’ya” kitabında bahsettiği ev olduğunu anladığımızda, hiçbir şeyin tesadüf olmadığına olan inancım biraz daha güçlendi...

Giriş yaptığımız kuzey tarafından Beylikiçi’ne baktığımda o arazinin, ormanın hemen altında parladığını, deyim yerindeyse bana göz kırptığını dün gibi hatırlıyorum. O gün, bu emsalsiz yerde bir hayat kuracağımızı, zeytinyağı üreteceğimizi söyleseler inanmazdım. Ama yaptık, hem de en iyisini... Önce kendimiz ve etrafımızdaki birkaç aile için ürettik; sonra neden daha fazla insan bu tadı, kokuyu, nefaseti tatmasın dedik ve yola çıktık.

Çok yaratıcı bir arkadaşım küçük kızım Nehir’i salıncağında seyrederken ürünümüzün adını saklandığı yerden çıkarıverdi: ALTALENA - İtalyanca salıncak...

Sevgili dostlar; 2024 hasadımızı bitirdik... Çok güzel bir hasat oldu; fenolik değerlerimiz 600+... Asitidite 0,3..yani kısaca şahane bir ürün... biz bayıldık; bakalım siz de beğenecekmisiniz...

Afiyet şifa olsun....

Emre Temelli